Yüksek Riskli Gebelik Takibi

Yüksek Riskli Gebelik Takibi

Genel olarak gebelik kadın hayatının fizyolojik olarak normal ve eşsiz bir dönemi olarak değerlendirilmelidir. Bununla birlikte annenin ya da fetüsün önceden var olan veya gebelik esnasında ortaya çıkmış bir hastalığı gebeliği yüksek riskli gebelik statüsüne getirebilir. Ve riskli gebelikler bazı durumlarda hem hamile annenin hem de anne karnındaki bebeğin sağlığını ve hatta hayatını tehdit edebilir.

Bir hastanın üreme sağlığı riski değerlendirmesi gebelik oluşmadan önce başlamalıdır. Bu bağlamda gebe adayının kullanmış olduğu ilaçlar, aile ve genetik hikayesi, geçirmiş olduğu operasyonlar, beslenme alışkanlıkları, madde kullanımı, mevcut kronik hastalık varlığı detaylı bir anamnez ile sorgulanmalıdır. Koruyucu hekimlik bağlamında gebelik planlayan bir kadına başlanacak folik asit takviyesinin bebekte oluşabilecek merkezi sinir sistemi anomalilerini önlediği de bilinen bir gerçektir.

yüksek riskli gebelik takibi

Aşağıdaki konu başlıklarının herhangi birinin varlığının anamnez ve muayene esnasında tespit edilmiş olmasıyla mevcut gebeliğimizi riskli gebelik kategorisinde takibe almak gerekmektedir.

-Anne yaşı: 18 altında ve 35 üstündeki gebelikler riskli gruba dahildir.13-18 yaş arası gelişen gebelikler  adolesan gebelik olarak adlandırılmakta olup beraberinde ciddi sosyal ve medikal problemleri barındırmaktadır. Sıklıkla erken doğum, düşük doğum ağırlığı, ani bebek ölümü ile ilişkilendirilir. Ve bu gebelerde sıklıkla alkol ve madde kullanımı da gözlemlenmektedir. İleri anne yaşı da tıpkı adolesan gebeliklerde olduğu gibi ciddi riskleri bünyesinde barındırmaktadır. İleri anne yaşı  düşük, ölü doğum, kromozom anomamlileri, hipertansif hastalıklar, düşük doğum ağırılığı, ani bebek ölümü gibi riskleri beraberinde getirdiği için riskli gebelik kategorisinde yakın takibe alınmalıdır.

Gebetik ve etnik faktörler: Ailesinde genetik hastalık öyküsü olan anne babaların çocuklarında da genetik hastalık görülme ihtimali yüksektir. Detaylı bir değerlendirme sonrasında gerekli ise gebelik öncesi genetik danışmalık almak çok önemlidir. Aileye çocuk planlaması konusunda karar verirken kadın doğum uzmanı olarak destek vermek gerekir.

Annenin kilosu: 45 kilonun altında gebe kalan kadınlar düşük ağırlıklı kadınlar, 85 kilonun üstündeki kadınlar da fazla kilolu kadınlar olarak tanımlanmakta ve gebelik açısından riskli sonuçlar elde etmemize sebebiyet vermektedir. Bunun dışında gebelik süresince kilo alım hızının fazlalığı da gebeliği riskli konuma sokabilir. Düşük kilolu gebelerin bebeklerinde de düşük doğum ağırlığı görülme ihtimali yüksek olduğu gibi hipotermi(vücut sıcaklığı düşmesi), yeni doğan hipoglisemisi(şeker düşüklüğü), doğum asfiksisi(doğumda oksijen yetersizliği) gibi birtakım diğer risklerin de görülme ihtimali artar. Kilolu kadınların gebelik süreçlerinde de hipertansiyon(tansiyon yüksekliği), diyabetes mellitus(şeker hastalığı), idrar yolu enfeksiyonu, trombofilebit(damarda pıhtılaşma problemi), doğumda omuz takılması, ilerlemeyen doğum riskleri artmaktadır.

– Annenin sigara, alkol, madde kullanımı: Annenin sigara içmesi hemen tüm plasental(bebeğin eşi) hastalıkların görülme riskini arttırmaktadır. Sigara içiminin plasental ablasyo(plasentanın erken ayrılması), plasental yetersizlik, plasenta previa(plasentanın rahim ağzını kapatması), yetersiz fetal büyüme, erken doğum riskleri arttığı gibi doğum sonrasında yenidoğan bebeğin ani bebek ölümü sendromu riskinin arttığı da yapılan bilimsel çalışmalarda gösterilmiştir. Alkol vücut enzimlerinin metabolize debildiği doğal bir maddeolamkala birlikte bağımlılık derecesinde yüksek seviyelerde alınan alkol, fetal alkol sendromu denen büyüme yetersizliği olan,anormal yüz bulguları olan,kalp anormallikleri olan, zeka ve davranış bozuklujkları olan anomalili bebek olma olasılığını arttırır. Kokain, eroin, marihuana, lsd, uçucu maddeler gibi maddeler bağımlılık özelliği olup hem sosyal problemler oluşturmakta hem de bebek üzerine gelişme geriliği, erken doğum ve doğum sonrası bakım yetersizliği gibi riskleri yüklemektedir.

-Annenin ilaç kullanımı: Gebelerin büyük bir kısmı ilaçları genellikle bir doktor önerisi olmaksızın ya da henüz gebelik fark edilmeden önce kullanılmış olur veya küçük bir kısmı da ciddi ve hayatı tehdit eden tıbbi durumlar varlığı nedeniyle ilaç kullanmak zorunda kalırlar. Doğmamış bir çocuk ilaca maruz kaldığı evreye göre ilaçlardan zarar görürler. Döllenmeden sonraki 2. Hafta ile 8. Hafta arası bebeğin zararlı etkilere en açık olduğu dönemdir. Yani bu riskli süreç son adet tarihine göre gebeliğin 4. İle 10. Haftalarına denk gelmektedir. Gebelik döneminde güvenle ve sıklıkla kullanılan vitaminler, demir, ağrı kesiciler, bulantı hapları, antibiyotikler olduğu gibi gebelikte alınması halinde bebek üzerinde ciddi anormalliklere sebep olan ilaçlar da mevcuttur. Bu nedenle gebe olduğunuzu öğrendiğiniz anda kullanmış olduğunuz bir ilaç varlığında mutlaka kadın hastalıkları ve doğum uzmanınızdan danışmanlık almalısınız.

-Anne adayının gebelikten önce de var olan sistemik hastalık varlığı: Anne adayının gebelik öncesinde de mevcut olan kronik hastalığı mevcut ise gebeliğin riskli grupta takip edilmesine sebep olur. Tansiyon yüksekliği, şeker hastalığı, kalp hastalığı, karaciğer hastalıkları, solunum sistemi hastalıkları, Lupus gibi Sjogren gibi bağ dokusu hastalıkları, damar duvarı hastalıkları, psikiyatrik hastalıklar, nörolojik hastalıklar, kanser hastalığı, deri hastalıkları, karaciğer ve mide barsak sistemi hastalıkları v.s. bunlara birkaç örnektir.

Annenin tekrarlayan düşük öyküsü: Gebeliğin en sık görülen komplikasyonu olup tanı almış gebeliklerin %15’i düşük ile sonuçlanır. Tekrarlayan her düşük sonrasında bir sonraki gebeliğin de düşükle sonuçlanma ihtimali artış gösterir. Sebepler arasında genetik bozukluklar, rahim anatomisi bozuklukları, hormonal düzensizlikler, kan pıhtılaşma bozuklukları, ,infeksiyonlar gibi tıbbi hastalıklar olduğu gibi birtakım çevresel faktörlerin de düşük leri tetiklediği gösterilmiştir. Örneğin sigara kullanımı doza bağımlı olarak düşük riskini arttırırken haftalık 5 ünite(1 ünite=1 küçük kadeh şarap )üzerinde alkol alımı veya günlük 300 mg (3 kahve fincan) kafein alımının da düşük riskini arttırdığı gösterilmiştir. Ayrıca sürekli düşük yapan anne adayının psikolojik olarak sürekli stresli hissedip depresif bulgular sergilemesi de düşük riskini arttırabilecek bir faktör olarak düşünülmektedir.

-Annenin radyasyon maruziyeti: Günümüzde, hastalıkların tanısı için çok sayıda ve ileri teknolojiye sahip görüntüleme yöntemi kullanabiliyoruz. Dolayısıyla, X-Ray grafi, Bilgisayarlı Tomografi, ultrasonografi ve manyetik rezonans (MRI) uygulamaları gebelikte de karşımıza çıkabiliyor . Bunlardan ultrasonografi ve MR güvenle kullanılabildiği gibi direkt grafi ve tomografi de radyasyon barındırdığı için risk taşıyabilir. Yüksek doz radyasyon dokular üzerinde hücre öldürücü, hücre bölünmesi geciktirici, genetik anormallik meydana getirmesi gibi etkiler ile maruz kalan bebek üzerinde etkilerini göstermektedir. Bu etkiler maruz kalmanın meydana geldiği gebelik haftasına bağlı olduğu kadar maruz kalınan radyasyonun dozuna da bağlı olarak değişir. Tıbbi literatürde 5 rad’a kadar radyasyon maruziyeti bebek üzerine anomali etkisi gösterilmemiş olup sıklıkla kullanılan direkt grafi(0,02 rad) bu dozun çok çok altında kalmaktadır. Tomografi uygulaması da bu dozun altında kalmakta olup yine de gebelik şüphesi olan hastanın yapılması planlanan tetkiki mutlaka ertelenmelidir. Eğer hasta gebe ise yapılacak işlemin gerekliliği ve aciliyetine karar verilmelidir. Ya da yöntem seçiminde radyasyon içermeyen ultrasonografi veya mr görüntüleme seçenekleri değerlendirilebilir.

-Gebelikte ortaya çıkan anneye bağlı sorunlar: Gebelikte şeker hastalığı, gebelik zehirlenmesi (Preeklampsi, Eklampsi), gebelikte vajinal kanama, gebelikte rahim ağzı yetmezliği, gebelikte erken su gelişi (EMR), erken doğum tehdidi, gebelikte görülen infeksiyon süreçleri, gebeliğin tetiklediği damarda pıhtılaşma bozuklukları, gebelikte ortaya çıkan kan hastalıkları,gebelikte ortaya çıkan tiroid hormon bozuklukları,gebelikte meydana gelen travmalar,

-Gebelikte ortaya çıkan bebeğe bağlı sorunlar: Çoğul gebelikler, bebekte gelişme geriliği varlığı, bebeğin suyunun normalden az olması(Oligohidramnios), bebeğin suyunun normalden fazla olması(Polihidramnios),bebeğin baş geliş dışında anormal pozisyonda doğum kanalına girmesi, bebekte kan uyuşmazlığı(Rh Alloimmunizasyonu) mevcudiyeti, bebekte sakatlık tespiti (Fetal anomali) gibi bebeğe ait faktörler de takip etmekte olduğumuz gebeliği riskli gebelik kategorisinde takibe başlamamız gerektiğini düşündüren bulgulardır.

Yüksek riskli gebelik takibini kimlar yapar?

Yüksek riskli gebelik takibi sırasında hastayı tek bir hekimin izlemesi yeterli değildir. Multidisipliner yaklaşım gerektiren yüksek riskli gebeliklerde risk çeşidine göre perinatoloji uzmanı, dahiliye uzmanı, nöroloji uzmanı, göz hastalıkları uzmanı, infeksiyon hastalıkları uzmanı gibi birçok baranştan hekimin birlikte bir yaklaşım sergileyerek gebeliğin takibine devam etmesi anne ve bebek sağlığı açısından daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Burada tüm hekimlerin tek amacı bebeği sağlıklı bir şekilde yaşama kapasitesi tamamlanana kadar anne karnında takip edebilmek ve sağlıkla doğumunu gerçekleştirip annenin de gebelik, doğum ve doğum sonrası süreçte sağlığını koruyabilmektir.

yüksek riskli gebelik takibi

Yüksek riskli gebelik takibi randevusu için: +90 530 354 93 90 numaralı hattımızdan bizi arayabilirsiniz.
Kadın hastalıkları ve Doğum ile ilgili tüm hizmetlerimize buradan ulaşabilirsiniz.
Merak ettikleriniz için instagram hesabımı takip edebilirsiniz. Op.Dr. İpek Demir

Tüm Gebelik sürecinizde ve kadın hastalıkları kontrollerinizde yanınızdayım.

Hayatınızdaki en önemli ve hassas dönemlerden biri de hamilelik sürecidir. Anne adaylarıyla birlikte bu süreci bebekleri ve kendileri açısından sağlıklı tamamlayabilmeleri için çalışıyoruz.